KASTEN YARALAMA SUÇU VE CEZASI
- burak can kaymaz
- 2 gün önce
- 19 dakikada okunur

Kasten yaralama suçu Türk Ceza Kanunu'nun 86.maddesi vd. düzenlenmiştir:
Kasten yaralama
Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan bir yıl altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/3 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f) (Ek:14/4/2020-7242/11 md.) Canavarca hisle,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
Madde 87- (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde dört yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde altı yıldan az olamaz.
(2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde altı yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde dokuz yıldan az olamaz.
(3) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/4 md.) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.
(4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde on yıldan ondört yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise ondört yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi
Madde 88-(1) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur.
KANUN MADDELERİNİN GEREKÇESİ
GEREKÇE (MADDE 86) :
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun temel şekli tanımlanmıştır.
Madde metninde yapılan değişiklikle, Hükümet Tasarısında benimsenen ve "müessir fiil" karşılığı olan "etkili eylem" ifadesi terkedilerek, genel olarak yaralama kavramı benimsenmiştir. Bu nedenle, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiştir.
İkinci fıkrada ise, kasten yaralama suçunun nitelikli şekilleri gösterilmiştir. Söz konusu suçun seçimlik olarak belirlenen bu nitelikli şekilleri, bentler hâlinde sıralanmıştır.
Fıkranın (a) bendinde, kasten yaralama suçunun üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Bu kavramlar hakkında açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
(b) bendine göre, kasten yaralamanın beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Bu hususa ilişkin açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
Fıkranın (c) bendinde, suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi dolayısıyla işlenmesi, bir nitelikli hâl olarak öngörülmüştür. Bu hususa ilişkin açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
Kasten yaralama suçu, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle de işlenebilir. Fıkranın (d) bendinde, bu durum, söz konusu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Bunun için kamu görevlisinin zor kullanma yetkisine sahip bulunması gerekmemektedir. Burada önemli olan, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle, kasten yaralama suçunun işlenmesidir. Örneğin bir hâkim veya savcının sanık veya tanığa karşı kasten yaralama suçunu işlemesi hâlinde, bu nitelikli hâlin gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Buna karşılık, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisi tarafından kasten yaralama suçunun işlenmesi hâli, kanunda ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Fıkranın (e) bendinde, kasten yaralama suçunun silâhla işlenmesi, bir nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Silâh deyimi için, Tanımlar başlıklı madde hükmüne bakılmalıdır.
GEREKÇE (MADDE 87) :
Madde metninde kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri belirlenmiştir.
Birinci fıkranın (a) bendinde, kasten yaralama suçunun mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olması, bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli olarak öngörülmüştür. Bunun için duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olunmalıdır. Vücutta çift olarak bulunan organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi hâlinde, diğer organ fonksiyon görmeye devam edebilir. Bu durumda dahi, organın işlevinin zayıflaması değil, ikinci fıkraya göre işlevin yitirilmesi söz konusudur. Çünkü, bent metninde duyu veya organlardan birinin işlevinden söz edilmiştir.
Keza, kasten yaralamanın mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa neden olması, (b) bendinde bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli olarak öngörülmüştür. Bu hükmün uygulanabilmesi için, konuşma yeteneğinin tamamen yitirilmesi değil, konuşma yeteneğinin kullanılmasında güçlükle karşılaşılması gerekir. Aksi takdirde ikinci fıkra hükmü uygulanır.
Fıkranın (c) bendine göre, kasten yaralama suçunun yüzde sabit ize neden olması, bu suçtan dolayı daha ağır bir ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Burada geçen yüz deyimi, çehre karşılığında kullanılmıştır ve kişinin boyun ve kulakları dahil, başın ön kısmını ifade eder. Yüzde sabit iz, yaralama sonucu yüzde meydana gelen daimî, sürekli izlerdir. Ancak bu izler yüzün sürekli değişikliği hâlinden farklıdır. Sabit iz yüzü değiştirmemekte ve mağduru öteden beri tanıyanlarda, kişiliği bakımından herhangi bir duraksamaya neden olmamaktadır. İkinci fıkrada söz konusu edilen yüzde sürekli değişiklik hâlinde ise, bunun tam tersi söz konusudur; yüzüne kezzap atılmış bulunan kişinin durumu buna örnek teşkil eder.
Fıkranın (d) bendine göre, kasten yaralamanın kişinin hayatını tehlikeye sokan bir duruma neden olması, bu suçtan dolayı daha ağır bir ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Kasten yaralamanın hayati tehlikeye sebebiyet verip vermediğinin tespiti, tıbbi bir değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır.
Fıkranın (e) bendinde, kasten yaralamanın gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olması hâli düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış diğer hâlleri belirlenmiştir.
Fıkranın (a) bendinde kasten yaralama sonucunda mağdurun iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesi hâlinde, suçun temel şekline nazaran verilecek cezanın artırılması öngörülmüştür.
(b) bendinde ise, duyu veya organlardan birinin işlevinin yitirilmesi hâlinde cezanın artırılması öngörülmüştür. İşlevin zayıflamasıyla yitirilmesi arasındaki farka ilişkin açıklama için birinci fıkranın gerekçesine bakılmalıdır.
Fıkranın (c) bendinde, kasten yaralama sonucunda mağdurun konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolması hâli düzenlenmiştir.
(d) bendinde yüzünün sürekli değişikliğe uğraması hâli öngörülmüştür. Bu hususa ilişkin açıklama için birinci fıkranın gerekçesine bakılmalıdır.
Nihayet (e) bendinde, kasten yaralama suçunun gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olunması hâli düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması hâline ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu itibarla, kırığın mağdurun hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, fail hakkında fıkrada belirtilen oranlarda cezaya hükmolunacaktır.
Dördüncü fıkrada, kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş olması hâline ilişkin hükme yer verilmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış bu kasten yaralama hâllerinde, failin bu ağır neticeden sorumlu tutulabilmesi için, Genel Hükümler Kitabında yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara ilişkin hükümler, burada da geçerlidir.
GEREKÇE (MADDE 88) :
Maddede kasten yaralama suçunun daha az cezayı gerektiren hâli düzenlenmiştir. Buna göre, kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, faile daha az ceza verilmesi öngörülmüştür.
Bu düzenlemeyle, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun benimsediği "kasten müessir fiil"in belli süreyle "mütat iştigallerden mahrumiyeti mucip olma" ölçütü terkedilmiştir. Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olup olmadığını belirlemenin tıp biliminin verilerine göre yapılacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu ölçüye varmayan kasten yaralamalarda soruşturma ve kovuşturmanın yapılabilmesi, mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır.

İÇTİHATLAR
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2011/5807
Karar Numarası: 2011/6800
Karar Tarihi: 17.05.2011
KASTEN YARALAMA EYLEMİ
ÖZETİ: sanığın mağdur ile boğuştuğu ve sanığın mağdurun kolundan tutup evin giriş kapısı önündeki merdivene kadar sürükleyerek burada merdivenden ittirerek yere düşürmesi sonucu mağdurun sağ el bileğinde colles kırığı olacak şekilde yaralaması ile sonlanan olayda sanığın kasten ittirmesi sonucu mağdurda meydana gelen başka ve ağır sonuçtan kasten yaralamadan sorumlu tutularak cezalandırılması yerine olası kast ile cezasından indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/6114
Karar Numarası: 2015/4046
Karar Tarihi: 23.06.2015
MAĞDURUN BASİT TIBBİ MÜDAHALE İLE İYİLEŞİR ŞEKİLDE YARALANDIĞININ KABUL EDİLDİĞİ ANLAŞILDIĞI HALDE SANIĞIN MAĞDURU KASTEN YARALAMA SUÇUNDAN TCK NUN 86/2,3-E, 62 MADDELERİ UYARINCA CEZALANDILMASINA KARAR VERİLMESİ YERİNE YAZILI ŞEKİLDE TCK NUN 86/L,3-E, 62 MADDELERİ İLE UYGULAMA YAPILARAK FAZLA CEZA TAYİNİ BOZMAYI GEREKTİRİR
ÖZETİ: Keşan Devlet Hastanesinin 02.10.2009 tarih ve 788 sayılı raporu ile mağdur ...’ın basit bir tıbbi müdahale ile iyileşir şekilde yaralandığının bildirildiği, gerekçeli kararın delillerin değerlendirilmesi ve tartışılması bölümünde de mağdurun basit tıbbi müdahale ile iyileşir şekilde yaralandığının kabul edildiği anlaşıldığı halde sanığın, mağdur ...'ı kasten yaralama suçundan TCK'nun 86/2,3-e, 62. maddeleri uyarınca cezalandılmasına karar verilmesi yerine, yazılı şekilde TCK'nun 86/l,3-e, 62. maddeleri ile uygulama yapılarak fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/6453
Karar Numarası: 2019/331
Karar Tarihi: 09.01.2019
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)Evlatlık olan sanığa, üvey annesi olan müştekiye karşı işlemiş olduğu kasten yaralama eyleminden dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/3-a maddesi uyarınca artırım uygulanarak yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmiş ise de 5237 sayılı Kanun'un 86/3-a maddesinde belirtilen üstsoy hısımlığının, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 17. maddesinde belirtilen kan hısımlığı olduğu, üvey annenin ise aynı Kanun’un 18. maddesi kapsamında kayın hısımı olup, kan hısımı olmadığı nazara alındığında, sanık hakkında uygulanan temel ceza üzerinden TCK'nin 86/3-a maddesi uyarınca artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/11967
Karar Numarası: 2019/7288
Karar Tarihi: 04.04.2019
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Sanık savunmaları, müşteki ve tanık beyanlarında, müştekinin sanık tarafından evlat edinildiğinin belirtilmesine göre, evlatlık müştekiye karşı üvey babası olan sanığın işlemiş olduğu kasten yaralama eyleminden dolayı 5237 sayılı TCK'nin 86/3-a maddesi uyarınca artırım uygulanarak yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmiş ise de, 5237 sayılı TCK'nin 86/3-a maddesinde belirtilen altsoy hısımlığının, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 17. maddesinde belirtilen kan hısımlığı olduğu, evlatlığın ise kan hısımı olmadığı nazara alındığında, sanık hakkında uygulanan temel ceza üzerinden TCK'nin 86/3-a maddesi uyarınca artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2013/8003
Karar Numarası: 2014/1335
Karar Tarihi: 20.01.2014
İKİ AYRI KASTEN YARALAMA SUÇU
ÖZETİ: Sanığın mağdure eşine yönelik eylemlerinin iki ayrı kasten yaralama suçunu oluşturduğu ve her bir kasten yaralama suçundan ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle 5237 sayılı TCK'nın 43/3. maddesine aykırı davranılması bozmayı gerektirmiştir.
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Karar: Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Mağdurenin soruşturma aşamasındaki beyanlarına, mağdurenin bu beyanları ile uyumlu adli raporları içeriğine ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın olay tarihinde önce mağdure eşine tabakla vurmak suretiyle yaraladığı, mağdurenin bu olay ile ilgili olarak kolluğa ifade verdikten sonra eve döndüğü, sanık ile mağdure arasında çıkan tartışmada sanığın bu kez de mağdurenin bacağına tekme atmak suretiyle mağdureyi ikinci kez yaraladığı anlaşılmakla, sanığın mağdure eşine yönelik eylemlerinin iki ayrı kasten yaralama suçunu oluşturduğu ve her bir kasten yaralama suçundan ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle 5237 sayılı TCK'nın 43/3. maddesine aykırı davranılması,
YARGITAY
8. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/11451
Karar Numarası: 2014/14542
Karar Tarihi: 12.06.2014
KASTEN YARALAMA SUÇU
a- Dosyadaki bilgi ve belgelerden; suça sürüklenen çocuğun inceleme konusu dosyadaki 07.10.2011 tarihli eylemini gerçekleştirmeden önce aynı mağdura karşı 07.06.2011 tarihinde işlediği iddia olunan kasten yaralama eylemi nedeniyle 13.06.2011 tarihli iddianame düzenlendiği anlaşılmakla; her iki olayın birlikte değerlendirilmesi gerektiği nazara alınarak; mümkünse davaların birleştirilmesi, birleştirme olanaklı olmadığı takdirde dosyası getirtilip incelendikten sonra suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması,
b- 5237 sayılı TCK.nun 86/2-3-a madde ve fıkrasında düzenlenen kardeşe karşı basit nitelikte kasten yaralama suçunun takibinin şikayete bağlı olmadığı düşünülmeden, şikayetten vazgeçme sebebiyle suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.06.2013 gününde oybirliğiyle, karar verildi.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/29164
Karar Numarası: 2015/8753
Karar Tarihi: 09.03.2015
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü;
Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan mağduru kasten yaralama suçunun takibi şikayete bağlı olmadığı gözetilerek, suç tarihinde 10 yaşında olan, mağdurun TCK'nin 86/3-b maddesine göre beden ve ruh bakımından kendisini savunabilecek durumda olup olmadığının tespiti açısından, yetkili bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek bu hususta alınacak rapor sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, üst ve o yer Cumhuriyet savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 09.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2019/14151
Karar Numarası: 2019/21050
Karar Tarihi: 19.11.2019
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece, sanık hakkında kasten yaralama suçundan verilen 5 ay hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesine rağmen, hükümde "verilen para cezasının TCK'nin 52/2. maddesi gereğince taksitlendirilmesine" şeklinde karar verilmesi, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edilmiştir.
5237 sayılı TCK'nin 86/3-c maddesinde kasten yaralama suçu ''Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle'' işlenmesi halinde artırım öngörülmüştür. Burada kamu görevlisinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yani görevinin gereklerine uygun davranması dolayısıyla yaralama eyleminin gerçekleştirilmesi aranmaktadır. Diğer bir anlatımla kamu görevlisi sıfatı nedeniyle mağdura ayrıcalıklı insan statüsü tanınmamış, yerine getirdiği görev nedeniyle yaralanması devletin saygınlığına ve faaliyetlerine yönelik bir saldırı olması nedeniyle Kanun koyucu nitelikli hal saymıştır. Bunun dışında kamu görevlisine karşı kişisel nedenlerle işlenen yaralama fiilleri ise bu nitelikli halin kapsamı dışındadır. Olayımızda sanığın kendi öz çocuğunu dövdüğü, bunu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde sosyolog olarak çalışan mağdurun görüp önce sanığı ikaz ettiği daha sonra kurum müdürüne durumu aktardığı, sanığın şikayet edilmesine kızarak mağdura tokat atması şeklinde gerçekleşen olayda sanığın mağdura karşı eylemini görevinden dolayı değil de kişisel bir nedenle gerçekleştirdiği anlaşılmakla, sanık hakkında uygulanma şartları bulunmayan TCK'nin 86/3-c maddesinin uygulanması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeple 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.11.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
3.CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2012/29520
Karar Numarası: 2013/30815
Karar Tarihi: 17.09.2013
KAMU GÖREVLİSİNİN SAHİP BULUNDUĞU NÜFUZ KÖTÜYE KULLANILMAK SURETİYLE KASTEN YARALAMA
ÖZETİ: Öğretmen olan sanığın, öğrencisi durumundaki müşteki A.'i yaralaması şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK'nin 86/3-d maddesi kapsamındaki kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle basit kasten yaralama suçunu oluşturduğu ve şikayete tabi olmadığı hk.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/31684
Karar Numarası: 2015/10487
Karar Tarihi: 24.03.2015
SİLAHLA KASTEN YARALAMA SUÇU
SİLAHTAN SAYILAN TAŞLA GERÇEKLEŞEN VE ŞİKAYETE BAĞLI OLMAYAN SİLAHLA KASTEN YARALAMA SUÇUNDAN SANIK HAKKINDA MAHKUMİYET HÜKMÜ KURULMASI GEREKTİĞİ
ÖZETİ: Sanık A.'nin mağdur B. A.'yi 5237 sayılı TCK'nin 6/1-f-4 maddesi gereğince silahtan sayılan taş ile yaralamaya teşebbüste bulunduğunu belirtir iddianame içeriğine göre, şikayete bağlı olmayan silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçundan, mahkemece delillerin değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, şikayetten vazgeçme nedeniyle sanık A. hakkında düşme kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2023/7758
Karar Numarası: 2024/8334
Karar Tarihi: 11.12.2024
2. Dosya içeriğine göre; Denizli T tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda aynı koğuşta kalan sanık ile katılan arasında koğuş içi olaylar nedeniyle çıkan tartışmada sanığın katılanın üzerine semaverde bulunan sıcak suyu döktüğü, hayati tehlike geçirecek, yüzde sabit iz oluşturacak ve duyularından birinin işlev zayıflamasına neden olacak şekilde katılanı yaraladığı anlaşılan olayda; aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle haksız tahrik altında kasten yaralama suçunu işlediği kabul edilen sanığın, eylemini nedensiz olarak, sırf yaralamak için ve canavarca hisle işlemiş olduğuna dair kesin bir delil bulunmadığı, tanık ve taraf beyanlarına göre aralarında koğuş içi bir takım anlaşmazlıklar bulunduğu, sanığın bu nedenle eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmakla, koşulları oluşmadığı halde eylemin canavarca hisle işlendiğinin kabulü ile 5237 sayılı Kanun'un 86. maddesinin 3. fıkrasının "f" bendinin uygulanması suretiyle hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2011/5870
Karar Numarası: 2013/7947
Karar Tarihi: 19.12.2013
Olay tarihinden 4 gün önce akraba olan sanıklar ... ve ...'nün kahvehanede tartıştıkları, birbirlerine sinkaflı küfürler ettikleri, tartışma sonrası sanıklar ... ve ...'in ...'nün evine giderek, sanık ...'ın balkonda oturmakta olan ...'yü "taş taş üzerinde bırakmayacağım, sana ...'yi terk ettireceğim" diyerek tehdit ettiği, suç tarihinde de ...'nün evinin önünde bulunduğu sırada sanık ...'in mağdur ...'nün arkasından yaklaşarak bıçak ile yaraladığı, bağrışmalar üzerine mağdur ...'nün eşi olan tanık Zilfi İngün ve mağdurun kızkardeşi olan tanık ...'ün evden çıkarak ...'i engellemeye çalıştıkları, bunun üzerine ...'in eylemini tamamlayamayarak olay yerinden kaçtığı, sanık ...'nün de olay sırasında mağdur ...'i bıçak ile yaraladığı, olayda mağdur ...'nün epigastrium bölgesinde, sol ön kolda, sol dirsekte ve sol uylukta olacak şekilde yaralandığı, epigastrik bölgedeki yaranın batına nafiz olup mide lezyonuna, sol ön koldaki yaranın tendon ve ulnar arter lezyonuna neden olduğu, yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirdiği, sol alt ekstremitedeki fonksiyonel kısıtlılığın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu, mağdur ...'in ise sol el seviyesinde olacak şekilde yaralandığı, ulnar arter ve sinir, median sinir ve çok sayıda tendon kesilerine neden olan yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirdiği, sol eldeki fonksiyonel eksikliğin organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu anlaşılmakla,
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/6436
Karar Numarası: 2019/2228
Karar Tarihi: 06.02.2019
2) Sanık hakkında katılan ...’i kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelemesinde;
a) Katılan vekilinin 29.03.2018 havale tarihli mesleki mazeret dilekçesi ile duruşmaya katılamayacaklarını ve bozma ilamımız yönünde katılan hakkında aldırılan 15.03.2018 tarihli adli rapora karşı beyanda bulunmak için süre talebinde bulunduklarını bildirmesine karşın, mazeretinin yasal olmayan ve dosya kapsamı ile örtüşmeyen gerekçe ile reddine karar verilerek iddia hakkının kısıtlanması,
b) Sanık hakkında mahkemece verilen 24.06.2014 tarih ve 2014/282 Esas ve 2014/347 Karar sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.11.2017 tarih ve 2016/16119 Esas ve 2017/13908 Karar sayılı kararı ile “Katılan ...’in 28.05.2014 tarihinde alınan beyanı için görevlendirilen pedagogun katılanın korku ve anksiyetiye bağlı travma geçirmekte olduğunu ve olaydan sonra konuşma güçlüğü yaşadığını belirtmesi karşısında katılanın konuşmasında sürekli zorluğa ya da konuşma yeteneğinin kaybolmasına neden olup olmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumundan ayrıntılı rapor aldırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini” gerekçesi ile bozulmasına karşın Üniversite Hastaneleri ile Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanelerinden ya da Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden heyet raporu alınması gerektiği gözetilmeden... Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından 15.03.2018 tarihinde düzenlenen raporla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, …. Bozmayı gerektirmiş
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/12556
Karar Numarası: 2014/34266
Karar Tarihi: 27.10.2014
aa)Hükme esas alınan Çorum Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 04/06/2009 tarihli raporunun olaydan sonra 6 aylık süre geçmeden alındığı görülmekle adli tıp uygulamalarına göre mevcut yaralanmanın yüzde sabit ize neden olup olmadığı hususunda kesin raporun olaydan 6 ay geçtikten sonra düzenlenmesinin gerekmesi
karşısında katılan ...'nin yaralanmasının yüzünde sabit ize neden olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumunda muayene edilerek yeniden rapor aldırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik kovuşturmayla hüküm kurulması,
bb)Kabule göre; aynı eylem nedeniyle katılanda hem yüzde sabit iz ve hem de kemik kırığı meydana gelmiş olmakla, daha ağır netice olan yüzde sabit ize neden olacak şekilde yaralanmadan dolayı, 5237 sayılı TCK’nin 87/1-c-son maddesiyle sorumlu tutulabileceği, bulunan bu cezanın ayrıca TCK'nin 87/3. maddesi uyarınca arttırılamayacağı gözetilmeden yazılı şekildeki uygulamayla sanıkların cezalarından iki kez artırım yapılması, .... bozmayı gerektirmiş
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2019/10957
Karar Numarası: 2019/18377
Karar Tarihi: 14.10.2019
Sanık hakkında mağdur ...'e yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz sebeplerinin incelenmesinde;
a) Mağdur hakkında düzenlenen Aksaray Devlet Hastanesinin 09.06.2014 tarihli raporunda, mağdurun yaşamını tehlikeye sokan duruma neden olan hususun raporda denetime olanak verecek açıklıkta belirtilmemesi ve ayrıca her bir yaralanmanın ayrı ayrı basit tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceği ve yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olup olmadığı hususlarının belirtilmemesi karşısında, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmakla; mağdurun yaralanmasına ilişkin tüm tedavi evrakları, varsa film ve grafiler, geçici, kati raporlar temin edilip, en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek tespit edilen yaralanmalarının her birinin ayrı ayrı basit tıbbi müdahale ile giderilip giderilemeyeceği ve yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olup olmadığı hususunda rapor aldırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, ... bozmayı gerektirmiş
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/9395
Karar Numarası: 2017/3090
Karar Tarihi: 21.03.2017
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Sanığın hamile olan mağdur eşini kasten yaralaması ile mağdur eşin sancılarının başlayıp erken doğum ile dünyaya gelen bebeğin ileri derecede prematürite olması ve gelişen komplikasyonlar nedeniyle bir gün içinde vefat etmesi arasında illiyet bağının bulunduğunun Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulunun 27.03.2013 tarihli raporundan anlaşıldığı ancak sanığın mağdura yönelik eyleminin 5237 sayılı TCK'nin 87/1-e maddesinde belirtilen ''Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına''mı neden olduğu yoksa 5237 sayılı TCK'nin 87/2-e maddesinde belirtilen ''Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine''mi neden olduğu konusunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığı ilgili İhtisas Kurulundan görüş sorulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması, ..... bozmayı gerektirmiş
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/1352
Karar Numarası: 2016/14775
Karar Tarihi: 23.06.2016
3) Sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
a) Sanığın bıçak ile, mağdur ...'in karın ile göğüs birleşim kalp bölgesine vurarak kalp sağ vertikül ve sağ koroner arter kesisine, göğüs boşluğuna kan birikmesine, operasyon sırasında üç kez kardiyak arrest geçirmesine ve yeniden canlandırma işlemleri ile geri döndürülmesine, kalp kası primer tamiri, sağ koroner arter by-pass öperasyonu uygulanmasına, operasyon sonrası şuur açılmamasına, yapılan tetkikler sonucu iskemik serebrovasküler hastalığa, bunun sonucunda ağır spastik tetrapleji, gayta ve idrar inkontinansına, konuşma fonksiyonunda bozulmaya, bu yönleriyle hayati tehlike geçirmesine ve mevcut nörolojik tablonun iyileşme olanağı bulunmayan hastalığa neden olacak nitelikte yaraladığı olayda; kullanılan aletin niteliği, hedef alınan vücut bölgesi ve yaraların niteliği birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu anlaşıldığı halde, sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, ... bozmayı gerektirmiş
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2009/7587
Karar Numarası: 2009/6356
Karar Tarihi: 27.10.2009
ÖZETİ: Sanığın bıçakla vurması sonucu mağdurun organlarından birinin işlevini yitirmesi ( dalağının alınması ) nedeniyle hayati tehlike geçirdiği olayda, sanık hakkında sadece en ağır cezayı gerektiren sonuçtan dolayı bir defa artırım yapılması yerine, hem mağdurun yaşamsal tehlike geçirmesi hem de organlarından birinin işlevinin yitirilmesi nedenine dayanarak iki ayrı nitelikli halin birlikte uygulanılması suretiyle yazılı şekilde fazla cezaya hükmolunması bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2008/2487
Karar Numarası: 2011/5384
Karar Tarihi: 21.09.2011
KASTEN YARALAMA SUÇU
ÖZETİ: Öldürme kastıyla hareket edildiğinin eyleme bağlı olarak açığa çıktığı anlaşıldığı halde, adam öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerekirken, suç niteliğinde hataya düşülerek yazılı şekilde yaralama suçundan hüküm kurulmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi, yasaya aykırıdır.
A. S.'i kasten yaralamaktan sanık F. B.'ın yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne dair ( Söke ) Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 31.05.2007 gün ve 194/145 Sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafiiyle müdahil vekili taraflarından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğnameyle Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık F. B.'ın mağdur A. S.'i yaralama suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde cezayı azaltıcı sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin fazla ceza verildiğine, ağır tahrik bulunduğuna, T.C.K.nun 62. Maddesinin uygulanması gerektiğine vesaireye, müdahil vekilinin suçun tasarlanarak işlendiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın, etkili mesafeden av tüfeği ile 4 el ateş ederek, mağduru sağ femurda parçalı kırık, sağ femoral arter, penis ve testiste yaralanma, sol peroneal palsiye bağlı düşük ayak ve sol tibia kırığına sebep olarak hayati tehlikeye maruz kılacak ve çocuk yapma yeteneğini kaybedecek şekilde yaraladığı olayda; öldürme kastıyla hareket edildiğinin eyleme bağlı olarak açığa çıktığı anlaşıldığı halde, adam öldürmeye teşebbüs suçundan hüküm kurulması gerekirken, suç niteliğinde hataya düşülerek yazılı şekilde yaralama suçundan hüküm kurulmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı olup, müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/7906
Karar Numarası: 2017/999
Karar Tarihi: 08.02.2017
b) Katılan ... hakkında düzenlenen....Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 24.05.2013 tarihli raporunda “yüzünde sabit ize ya da yüzünün sürekli değişikliğe neden olup olmadığı ve duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olup olmadığına travmadan en erken 6 ay sonra muayene ile karar verilebileceği” belirtilmesine karşın 09.10.2103 tarihli ara kararı ile meydana gelen yaralanmanın “duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasını ya da yitirilmesine neden olup olmadığı” hususunda rapor istendiği anlaşılmakla, katılanın yaralanmasının “yüzünde sabit ize ya da yüzünün sürekli değişikliğe neden olup olmadığı” hususunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde adli tıp şube müdürlüğünden kesin raporu alınmaksızın, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,.... Bozmayı gerektirmiş
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/2453
Karar Numarası: 2021/7136
Karar Tarihi: 19.04.2021
Dosya incelendi.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
İlk derece mahkemesince sanık hakkında basit kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeniyle düşürülmesine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından ise sanığın mahkumiyetine karar verildiği, sanık hakkında basit kasten yaralama suçundan verilen kararın türü ve karar tarihi gözetildiğinde, 28.02.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK'nin 286/2-d maddesi uyarınca, ilk defa bölge adliye mahkemesince mahkumiyet kararı verildiğinden, kararın temyiz kanun yoluna tabi olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
Sanık ile mağdurun suç tarihinde evli oldukları ve sanığın annesine yardım etmeyen mağduru tekme ve yumruk atarak yaraladığı olayda mağdur hakkında olaydan hemen sonra Afşin Devlet Hastanesince 14.08.2017 tarihinde düzenlenen raporda mağdurda
ekimozlar tariflendiği, suç tarihinde hamile olan mağdurun 21.05.2018 tarihli beyanında sanığın hamile olduğunu bilmesine rağmen karnına da tekme attığını ve bu sebeple çocuğunu düşürdüğünü belirtmesi karşısında mağdurun tedavi evrakları, geçici ve kesin raporlarıyla birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğüne sevk edilerek, özellikle sanığın eylemlerinin hamile olan mağdurun çocuğunun düşmesine neden olup olmadığı hususunu gösterir şekilde, 5237 sayılı TCK'nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor alınması ve bu kapsamda TCK’nin 87/1-e. maddesinin uygulama yeri olup olmadığının tartışılması gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirdiğinden,
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2016/4283
Karar Numarası: 2016/19761
Karar Tarihi: 30.11.2016
1) Sanık ... hakkında kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarından kurulan beraat ile sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık ... yönünden; iddianamede kemik kırılmasına neden olan yaralama eyleminden bahsedilmesi ve 5237 sayılı TCK'nin 87/3. maddesinin uygulanmasının istenmesi karşısında kemik kırılmasına neden olan yaralama basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinden TCK'nin 86/1. maddesinin uygulanması için ek savunma hakkı verilmemesi bozma sebebi kabul edilmeyerek tebliğnamenin (1) ve (2) no.lu bozma düşüncelerine iştirak edilmemiştir.
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2009/22185
Karar Numarası: 2012/4780
Karar Tarihi: 14.02.2012
Gereği görüşülüp düşünüldü;
1-) Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanığın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
2-) Sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Kasten yaralanmanın vücutta kemik çıkığına neden olması halinde suç tarihi itibariyle kasten yaralamanın vücutta kemik çıkığına neden olması halinde bu nitelikteki yaralanmanın TCK'nun 86/1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde uygulanma imkanı olmayan TCK'nun 5560 sayılı kanunla değişiklikten önceki 87/3. maddesi ile uygulama yapılması, Bozmayı gerektirmiş
YARGITAY
1.CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2013/3302
Karar Numarası: 2013/5010
Karar Tarihi: 19.09.2013
KASTEN YARALAMA NETİCESİNDE ÖLÜM MEYDANA GELMESİ
ÖZETİ: Sanığın maktulün kafasına TCK.nun 6/f-4 üncü maddesine göre silahtan sayılan kalas ile bir kez vurarak künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve kontüzyonu sonucu ölümüne neden olduğu olayda; TCK.nun 86/3-e maddesi yollamasıyla 87/4-2. cümle uyarınca temel cezanın, yaralanmanın ağırlığına ve suçun işleniş şekline göre alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği hk.
1- Dosya içeriğine, mevcut delillere ve gerekçeye göre; sanık A.'in eyleminin neticesi sebebiyle ağırlaşan yaralama sonucu ölüme neden olma olarak nitelendirilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğine yönelen tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık A.'in öldürme ve kasten silahla yaralama suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, cezayı azaltıcı tahrik ve takdiri indirim sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin meşru savunmaya, Cumhuriyet Savcısının öldürme suçu yönünden suç niteliğine, katılan S.'in suç niteliğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;
Ancak;
a- Sanığın maktulün kafasına TCK.nun 6/f-4 üncü maddesine göre silahtan sayılan kalas ile bir kez vurarak künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve kontüzyonu sonucu ölümüne neden olduğu olayda; TCK.nun 86/3-e maddesi yollamasıyla 87/4-2. cümle uyarınca temel cezanın, yaralanmanın ağırlığına ve suçun işleniş şekline göre alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde alt sınırdan ceza tayini,
b- Sanık hakkında mağdur S.'e karşı kasten silahla yaralama suçundan kurulan hükümde TCK'nun 86 ncı maddesiyle belirlenen temel ceza üzerinden 86/3-e maddesiyle yarı oranında arttırım yapılması sonucu belirlenen 1 yıl 6 ay hapis cezası üzerinden mağdurun yaşamsal tehlike geçirmesi nedeniyle yapılan 1 kat arttırım sonucu sonuç cezanın 2 yıl 12 ay olarak belirlenmesi gerekirken 3 yıl olarak belirlenmesi,
c- Sanığın, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinin 22/07/2005 tarih ve 2000/182 Esas-2005/6 Karar sayılı ilamı uyarınca 5237 sayılı TCK.nun 149/1-d maddesi uyarınca 10 yıl hapis cezasına mahkum olduğu, cezasının 25/04/2010 tarihinde yerine getirildiği anlaşılmakla, sanık hakkında TCK.nun 58 inci maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Sonuç: Yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmekle, katılan S.'in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükümlerin CMUK.nun 321 inci maddesi uyarınca tebliğnamedeki düşünceden farklı gerekçe ile BOZULMASINA, 19.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/31080
Karar Numarası: 2015/40852
Karar Tarihi: 25.12.2015
Fail mağduru koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kişi ise, bu durumda terk suçundan söz edilebilir. Failin neticeyi önleme konusunda hukuki bir yükümlülüğü mevcut ise yükümlülüklere aykırı davranışların, diğer şartların da mevcut olması halinde 83. maddede düzenlenen kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ya da 88. maddede düzenlenen kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekir
YARGITAY
3. CEZA DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/41423
Karar Numarası: 2014/42187
Karar Tarihi: 17.12.2014
TARİH VE NO :29/04/2014-2014/333E-K
Mezkur ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda kendi başına kısıtlı bir biçimde hareket edebilen mağdur A. P.'un ne şekilde pencereden çıkıp demir parmaklıklardan aşağı sallandığı hususunun açıklığa kavuşturulmadığı, tanık K. D.’ın beyanlarında da geçtiği üzere şüphelinin pencereden düşen öz oğluna karşı ilgisiz tavırları karşısında en azından ihmali davranış ile mağdurun yaralanmasına neden olup olmadığı hususunun belirlenmesi gerektiği cihetle eksik soruşturma ile karar verildiği gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/04/2014 tarihli ve 2014/333 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA,
AVUKATBURAK CAN KAYMAZ
ELAZIĞ BAROSU

Yorumlar